29.11.2013

Kadın ve Bilgi Aktarımı

"Kadınların Kuşaklar ve Sınıflar Arası Bilgi Aktarımları" 
Adlı Makaleyi İnceleme
İncelenen makaleye ulaşmak için sayfanın sonundaki linki tıklayabilirsiniz.

Makale Değerlendirme ve Sunma Kılavuzu
1. Makaleyi tanıtıcı bilgiler
1.1. Yazarlar
Funda Şenol Cantek - Elif Ekin Akşit
1.2. Makale künyesi
Birkaç Arpa Boyu... 21. Yüzyıla Girerken Türkiye'de Feminist Çalışmalar / Prof. Dr. Nermin Abadan Unat'a Armağan. (Der. Serpil Sancar). Koç Üniversitesi Yayınları.
1.3. Sayfa sayısı
535-567

1.4. Anahtar sözcükler/kavramlar
Kadın, bilgi aktarımı, kuşak, sınıf, kurumsal-bilimsel bilgi, deneyime dayalı bilgi.

1.5. Özet (1037)
              Funda Şenol Cantek ve Elif Ekin Akşit’in kadınlar arası bilgi akışının nasıl süregeldiğini, bu kadınlar için ne anlam ifade ettiğini ve hangi konularda yoğunlaştığını anlamak amacı ile sürdürdükleri Kasım 2010- Nisan 2011 tarihleri arasında yapılan toplam 48 görüşmenin ortak özelliğinin her yaştan, sınıftan, kültürden ve eğitimden yetişkin kadınlarla görüşülmüş olmasıdır.
         Yazarların arkadaşları ve eski öğrencileri de gönüllü olarak görüşmeleri sürdürdükleri için görüşmelerde soruların kendisinden çok görüşmecinin merakı ve anlatıcının kendi hikayesini anlatma isteği üzerinden bir işleyiş olduğu öne sürülmektedir. Soruların içeriği ise kamusal alanlarda kadınların dışarıda tutulmasının altında yatan nedenler, bilgi aktarımlarının işleyişi, konuları ve bu aktarımın mekanla ilişkisi üzerinden şekillenmektedir.
          Bilgi aktarımının mekanla ilişkisine bakıldığında görüşmelerde; salonun kamusal bir alan ve çoğu zaman -özellikle de kabul günlerinde- açık açık bilgi aktarımının mekanı olarak görüldüğü fark edilmektedir. Örnek olarak ise İpek adlı görüşmecinin gizli şeyleri mutfakta, arkadaşı Olgun ise pek gizlisi saklısı olmadığını belirterek, koridorda yada salonda konuşuyor olması verilmiştir. Yatak odasının ise özel alan olarak görüldüğü belirtilmektedir; ancak alanların dönüşümü de mevcuttur. Örneğin, kabul günleri gibi ev içi toplanmalarda bir kalabalık geldiğinde, bütün odaların salona eklemlendiği, -kendi odalarının dindar misafirler için mescide, çocuklu misafirler için kreşe döndüğü kabul günleri- çok fonksiyonlu bir mekana dönüştüğü görülmektedir.
           Yazarlar görüşmelere baktıklarında karşılarına çocuklarına bilgi aktarmaya direnen kadınlar da çıkmaktadır. Temizlik ideolojisi ve orta sınıf idealleri meselelerine sahip bu kadınların kızlarını özgürleştirmek ve okutmak çabası ile bu bilgileri aktarmadıkları görülmektedir. Ayrıca dini bilgi söylemi ya da tıbbi bilgi yabancılaştırması içinde cinsellik ve bedensel bilgilerin aktarıldığına ve farklı sınıflardan kadınların bu yöntemi kullandıklarına değinilmektedir.
          Makalenin Kızlar, Kadınlar, Tarih bölümüne bakıldığında ise bilgi aktarım çerçevesinden söz ederken kuşaklar arası bilgi aktarımına dikkat çekildiği ve yaş hiyerarşisi üzerinden Osmanlı Dönemi’nden de örnekler verildiği görülmektedir. Örneğin yaş ilerledikçe, eğitim seviyesi arttıkça, sınıfsal konum yükseldikçe ve evlenip çocuk sahibi olunca, kadın bilgi kaynağı haline geliyor ve itibar kazandığı belirtilmektedir. Ek olarak dini içerikli metinler okuma günlerinin bir yandan bilgi akışının merkezleri öte yandan görünmeyen hiyerarşi ve güç kaynaklarını barındırdıkları aktarılmaktadır. Örneğin okuyan kadın, grubunun ne yaşlısı ne de en bilgilisidir ama o diğerlerinden daha iyi okumaktadır ve bunun üzerinden gücünü kurmaktadır. Yazarlar ayrıca Halide Edip’in Sinekli Bakkal kitabındaki Rabia karakterinin mahallelerindeki zengin konağa devam ederken ki yaşadıkları örneğine yer vermiş ve sadece yaş hiyerarşilerinin değil sınıf hiyerarşilerinin de kadınlar arası bilgi aktarımının önemli bir parçası olduğunu söylemişlerdir.
             Kadınlar arası bilgi aktarımının kaynağının öncelikle aile olduğu belirtilerek, genellikle geleneksel ve deneyime dayalı bilginin aktarıldığı söylenmektedir. Sonrasında arkadaşlık, komşuluk vasıtası ile alınan bilgiler gelmektedir. Sonuç olarak ise kız meslek liseleri, kız enstitüleri gibi okullardan eğitimli kadınlar üzerinden alınan kurumsal-bilimsel bilgi aktarımları olduğu belirtilmektedir. Anlatılanlardan çıkan sonuçlardan birisi, çocukluk ve ergenlikte anne ve akraba çevresi ile komşulardan akan bilginin deneyime dayalı bilgi olduğu, çocuklar büyüdükçe ve kamusal alanda hakimiyet kazandıkça kurumsal bilginin de devreye girdiği şeklinde açıklanarak sunulmuştur. Bu aşamadan sonra ise kurumsal bilginin bu sefer kızlardan annelerine ve diğer kadınlara doğru aktarıldığı öne sürülmüştür.
                Görüşmeler sonucunda kurumsal-bilimsel bilginin akışından yana olanlar, deneyime dayalı bilgiyi kısıtlayıcı, yoksunlaştırıcı ve ataerkini besleyen ve dolayısı ile hakim cinsiyet rollerini yeniden üreten bir bilgi türü olduğunu iddia etmekle birlikte; onlara göre kurumsal-bilimsel bilgi ise özgürleştirici, yenilikçi ve verimliliğini arttıran bir bilgi türü olduğu görülmektedir. Yazarlar bu çalışmada, kurumsal bilgiden ziyade, deneyime dayalı bilgi ve deneyimin aktarımı üzerinde durduklarını belirtmektedir. Ek olarak evden çıkıp okula, işe, kursa, alışverişe giden kadınların eve taşıdıkları kurumsal bilginin niteliği ve deneyime dayalı bilgi ile nasıl etkileşime girip, onu nasıl dönüştürdükleri de sorgulanmaya çalışılmıştır. Ayrıca yazarlar, görüşmelerde internet, sosyal paylaşım ağları aracılığı ile kadınları bir araya getiren, mekansal uzaklığı aşıp yeni sosyalleşme pratikleri sunan alanlarda bulunmalarının da etkili olduğunu söyleyen görüşmecilerle karşılaşmışlardır.
             Yazarların görüşmelerden çıkardıkları bir başka sonuç ise deneyime dayalı bilginin, kurumsal-bilimsel bilgi ile kimi zaman çatıştığı, kimi zaman da onunla uzlaştığı yönünde olmaktadır. Çatışma, daha ziyade deneyime dayalı bilgiyle donanmış üst kuşağın, okul bilgisiyle karşısına çıkan alt kuşakla; kaynananın gelinle ilişkilerinde gözlenmektedir. Kurumsal-bilimsel bilgiye sahip taraf, bu tür bir bilginin vaad ettiği modern yaşantının, sağlık, yenilik, hijyen, konfor ve verimliliğin gücü üzerinden argümanını inşa etmektedir. Deneyimsel bilgiye sahip olan taraf ise gözle görülür sonuçları olan deneyimin ve bilgeliğin yarattığı saygınlık üzerinden gücünü tutmaya çalışmaktadır.
           Yazarlar kadınlar arası bilgi ve deneyimin akışı veya takası için bir arada bulunmanın önemine değinmektedir. Buna örnek olarak kabul günleri, hamam sefalarını, çeyiz serme ve ağda günlerini vermektedir. Bu şekilde kamusal ile özel alanın iç içe geçtiği de görülmektedir. Deneyime dayalı bilgi ve deneyimin aktarılması için bir arada bulunmak hayati önem taşıdığından; kabul günleri, yemek tarifi gibi konuşarak aktarılan bilgi ve örgü modeli gibi görerek aktarılan bilgi için önemli bir ortam olduğunu belirtmektedir. Ayrıca buralar cinselliğin de konuşulduğu ortamlardır. Kadınlar için cinsellik, kurumsal bilgi ile deneyimsel bilginin iç içe geçtiği ve sentezlenebildiği bir konu olduğu fark edilmektedir. Yazarlar verdikleri örneklerde, cinsellik ve bedene ilişkin farkındalığın ortaya atılan sözler, imalar ve işaretlerle anonim bilgiye ve sahibi ile muhatabını utandırmadan faydalı bilgiye dönüşmesi süreci olarak değerlendirdikleri görülmektedir.
            Anlatılarda sıklıkla anımsandığını belirten yazar, adet kanaması, tüylenme, sivilcelenme, memelerin büyümesi aşamalarının anne tarafından görmezden gelinmesi haline de değinmektedir ve aslında kız çocuğunun ergenliğe adım attığının, yani cinsiyetli olduğunun görmezden gelinmesi olarak görmektedir. Ona göre anne böyle yaparak, ergenliğin beraberinde getireceği sorunlar, beklentiler, talepler, arzuları uzakta tutacağına inandığı düşünülebilir. Kız çocuğu bir süre daha çocuk kalacak, bu yeni ve sıkıntılı dönemin etrafından dolanılarak, zaman kazanılacaktır. Kız çocuğunu, genç kızlığa geçişin belirtilerinden utandırarak onun üzerinde denetim kurma yaklaşımı da anne ve çevredeki diğer kadınlar aracılığı ile uygulanan bir otorite kurma çabası olduğu görülmektedir. Bazı örneklerde de kızın, geleneksel ahlaki normlara uyum göstermeyeceği anlaşılınca, annenin baba-kız ilişkisi arasında bir tampon mekanizmaya dönüştüğü ve dile düşmemek şartı ile norm dışı sayılan davranışların annesi tarafından üstünün örtülmesi, görmezden gelinmesi söz konusu olduğu görülmektedir.
           Annenin uzakta olduğu, hayatta olmadığı veya aile içindeki otoritesini kaybettiği durumlarda, ise varsa abla/lar ve teyzelerin kız çocuğu ve genç kızın yetişmesinde, bilgi ve deneyim kazanmasında söz sahibi olduklarından bahsedilmektedir. Yazarlar bu konu hakkında örneklere yer vermiş ve her örnekte, ablalar annenin ve çevresindeki diğer kadınların deneyime dayalı bilgi ve deneyimini yetersiz ve kısıtlayıcı bulmuş, modern dünyaya ait kurumsal bilgilerin itibarını kullanarak müzakereye girdikleri şeklinde sunulmuştur. Ayrıca ek olarak ablalık pratiğinin her zaman yaşa dayalı olmadığını; daha deneyimli, daha sosyal, sınıfsal olarak üstte yer alan ya da karakter özellikleri bakımından daha aktif, girişken bir genç kadın, kendisinden yaşça büyük bir kadına veya akranları arasında ablalık edebileceği öne sürülmüştür.
2. Kapsam ve içeriğe ilişkin bilgiler
2.1. Makale planı
Giriş, gelişme ve sonuç bölümünden oluşmaktadır.

2.2. Makale konusu ve amacı
Kadınların kuşaklar ve sınıflar arası bilgi aktarımları.
Kadınlar arası bilgi akışının nasıl süregeldiğini, bu kadınlar için ne anlam ifade ettiğini ve hangi konularda yoğunlaştığını anlamak.

2.3. Makale türü
Bir araştırmanın sunumu.

2.4. Ana argüman(lar) 
         Bilgi aktarımı için bir arada bulunmak, yaş ve sınıf hiyerarşileri önemli parametrelerdir.
         Yaş ilerledikçe, eğitim seviyesi arttıkça, sınıfsal konum yükseldikçe ve evlenip çocuk sahibi oldukça, kadın bilgi kaynağı haline gelmekte ve itibar kazanmaktadır.

2.5. Yan argümanlar
          Çocukluk ve ergenlikte anne ve akraba çevresi ile komşulardan akan bilginin deneyime dayalı bilgi olmakta, çocuklar büyüdükçe ve kamusal alanda hakimiyet kazandıkça kurumsal bilgi devreye girmektedir.
        Kadınlar için cinsellik, kurumsal bilgi ile deneyimsel bilginin iç içe geçtiği ve sentezlenebildiği bir konudur.

2.6. Yazarın dayandığı kuramsal yaklaşım(lar)
         Makalede yazarlar herhangi bir kuramsal yaklaşıma açıkça atıfta bulunmamış olmakla birlikte, kadınlar arası bilgi aktarımının mekan ile ilişkisi ve hiyerarşi üzerinden görüşme sonuçlarını harmanlayarak açıklamaktadırlar.

2.7. Makalenin literatür taramasında yer alan kuramsal bilgiler
         Ev temizliği ve hijyen; aile içi ve yaşa, sınıfa dayanan hiyerarşiler, mekansal anlatılar ve kadınlık tarihi, gelenekleri üzerinden literatür araştırması yapıldığı görülmektedir.

2.8. Konu, soru, amaç ve gerekçe
          Amaç kadınlar arası bilgi akışının nasıl süregeldiğini, bu kadınlar için ne anlam ifade ettiğini ve hangi konularda yoğunlaştığını anlamak olmak ile birlikte; soruların içeriği ise kamusal alanlarda kadınların dışarıda tutulmasının altında yatan nedenler, bilgi aktarımlarının işleyişi, konuları ve bu aktarımın mekanla ilişkisi üzerinden oluşturulmuştur.

2.9. Yönteme ilişkin bilgiler
        Kasım 2010- Nisan 2011 tarihleri arasında yapılan toplam 48 görüşmenin ortak özelliğinin her yaştan, sınıftan, kültürden ve eğitimden yetişkin kadınlarla görüşülmüş olmasıdır.

2.10. Başlıca bulgular
        Kadınlardan öğrenme pratiğinin, iki farklı biçimde iş gördüğü ortaya çıkmıştır. İlki, ataerkini ve hakim cinsiyet rollerini yeniden üretmek biçiminde tezahür eden; ikincisi ise sağaltıcı ve müzakere gücü kazandıran bilgiyi aktararak özgürleşme imkanı sağlayan bilgi.

2.11. Kaynakça
        Makalenin kaynakça kısmında yerli 9 kitap ve 14 makale, yabancı 9 kitap ve 19 makale bulunmaktadır ve toplam 28 yabancı, 23 yerli yazardan yararlanılmıştır. Kaynakların büyük bir oranı 2000 sonrasında yazılmıştır.
         Yazalar kaynakçada bulunan çoğu kaynağa referans vermemek ile birlikte kaynakçayı kullanırken de istikrarlı bir kural sergilemediği görülmektedir.

3. Dil ve biçime ilişkin değerlendirme
3.1. Makalede kullanılan dil ve anlatımın değerlendirilmesi
        Makalenin anlatımı yerinde ve akıcıdır. Başlıklar altında konuların toplanması okuyucunun kaybolmamasını sağlamıştır; lakin yazarın eski Türkçe’den ve bilinemeyecek kelimelere de yer vermesi -membaı, ekseriyetle, jakoben gibi- okuyucuyu zorlayabilmiştir.
4. Eklemek istediklerim
        Bölümleri farklı farklı yazarlar yazmış olmasına rağmen, dil anlamında farklı bir yapı kullanılmamıştır ve sanki tek bir yazar tarafından yazılmış gibi hissedilmektedir.
        Ayrıca yazarların bu çalışma sonuçlarının başka bir çalışmanın –medyanın etkisi üzerine- oluşmasına yardımcı olacağını belirtmektedirler.

        Örnekler ise -özellikle de görüşmecilerin konuşmalarından alınanlar- yerinde ve konu ile bağlantılı bir biçimde verilmiştir. Ayrıca farklı farklı örneklere yer verilmesi okuyucunun düşünmesini kolaylaştırmaktadır.

5. Ele alınan makale

İlgilendiğiniz için teşekkür ederim.
Sevgiler..
Cansen Yelesen

27.11.2013

İlk kısa oyunum "Sükutun Kudreti-Kudretin Sükuneti"

27.11.13

2011 senesinde ekibimizin kurucusu ve yönetmeni yeni sezona başlangıç olarak biz oyunculardan bir kaç özlü söz üzerinden monolog tadında bir çalışma yapmamızı istemişti.
Benim seçtiğim söz ise
"Sükutun kudretine inanırım, hatta bu konu hakkında saatlerce konuşabilirim." di.

Bu söz üzerine düşündüm ve tek başıma aşağıdaki kısa oyunu hissettirecek bir performans sergiledim. 

Örneğin; memurla konuşmayı "Yoksa burdalar mı?" diye bağlayıp jürideki erkekler üzerinden değerlendirmeler yapmıştım. Böyle bir şeyi beklemedikleri için interaktife yakın bir performans oldu ve çok keyifliydi.
  Sonra ise kısa oyunlar projesi kapsamında bu performansımı yazıya döktüm.

Bu süreçte beni dinleyen, yüreklendiren ve sonucu akıl hastanesine bağlama fikrini bana hissettiren canım arkadaşım Soner Aslan'a teşekkürlerimi sunuyorum..

Oyun ile İlgilenenlere

Işık oyunlarının alt metninin seyirciye hissettirilmesi önemlidir. 
Kadının gözlerinden ve aklından bakıldığı anlaşılmalıdır.
Özellikle de ilk sahnedeki ışık oyunlarının çok hızlı, dakik ve anlaşılır olması gerekmektedir.

13.09.11

SÜKUTUN KUDRETİ-KUDRETİN SÜKUNETİ

"Sükutun kudretine inanırım, hatta bu konu hakkında saatlerce konuşabilirim."

Oyuncular

Kadın

Kudret
Memur
3 Erkek



Erkekleri betimleyen kolaj çalışmam..


SAHNE-1
( Sahne ikiye bölünmüştür. Sol tarafındaki Psikolog ve hasta ortamı lokal ışıkla aydınlatılır. Sol tarafın ortasında iki kişilik bir koltuk, ayakucuna yakın tek bir sandalye bulunmaktadır. Profilden görünen hastanın üstü siyah bir örtüyle örtülüdür ve yatıyordur. Doktor sandalyede oturmuş dinler pozisyonda,hastanın ayak ucundadır ve karanlıktadır. Işık hastanın üzerindedir - ışık süzmesinden doktorun orada olduğu anlaşılır. Hasta kadın enerji dolu,capcanlı bir kişilik. )

KADIN: Doktor Bey, battaniye için teşekkür ederim. Her zaman dediğim gibi beni daha rahat hissettiriyor.. 
DOKTOR: Rica ederim. 
KADIN: Sizin için de özel bir anlamı var mı? 
DOKTOR: Hayır. 
KADIN: Peki hiç özel anlamı olan bir şeyiniz var mı? 
DOKTOR: Hayır..yani evet tabii. ( Toparlamaya çalışarak) Sizin özel arkadaşlarınız. 
(Kadın heyecanla yukarı bakan, profil görünüşünü bırakır ve seyirciye döner. Döndüğü anda seyinciye ışık verilir.) 
KADIN: (Mutlulukla) Evet herkes burada!.. İşte şimdi başlayabilirim. Benden ne dinlemek istersiniz Doktor Bey? 
DOKTOR: Bugün özel hayatınızla ilgili bir kaç bilgiye ihtiyacımız olacak.Yardımcı olacağınıza inanıyorum. 
KADIN: (Cilveli) Peki sizin özel hayatınıza girmem için de yardımcı olacak mısınız? 
 (Doktora döner,seyircinin ışığı kapanır ve o an doktora lokal ışık verilir, doktor cevap veremez. Kadın geri döndüğünde doktorun ışığı söner ve kadın eski duruşunu alır,seyirci aydınlanır.) 
DOKTOR:--- 
KADIN: (Hafif gülümser,masal anlatır kıvamdadır.) Yine çok sessizsiniz Doktor Bey.. Neyse ki, ben de sükutun kudretine inanırım,hatta bu konu hakkında saatlerce konuşabilir, sayfalarca yazabilirim. Bu durumun hayatımı değiştirmişliği bile vardır. Hayalimdeki erkeği senelerce aradım ama hiç karşıma çıkmadı ki. Ben de son çareyi hayaliyle birlikte karakola gitmekte buldum. 
Hayal Müziği Dırıdırırınnnnnn... 
SAHNE-2 
( Sahnenin tam orta kısmında bulunan masa ve sandalyeyi lokal ışık aydınlatır. Masada bir polis memuru vardır. Kapı çalınır, kadın içeri girer ve kapının önünde, çok sakin konuşur.) 
KADIN: Memur Bey, biraz önce ifademi verdim de beni buraya yönlendirdiler. Sanırım size de robot resmini çizdirmem gerekiyormuş. 
MEMUR: Buyrun. 
(Der demez kadın dünden razı, koştur koştur sandalyeye oturur ve anlatmaya başlar. Aslında sahne-1 deki doktoru tarif etmektedir. Hayalindeki adamı anlatma heyecanıyla oynar..) 
KADIN: Öncelikle şunu söylemem gerekir ki sarışındı. Hafif kirli sakallı ve kısa saçlı..Mavi gözlüydü ama yeşil de tercihimdir (Sırıtır,sonra toparlanır.) yani yeşil de olabilir. 
(Memurun tuhaf bakışları karşısında açıklama yapma gereği duyar, numara yaparak duygusal..) 
KADIN: Kusura bakmayın Memur Bey çok zor bir dönemden geçiyorum en değerli şeyimi (Elini kalbine götürür) çaldılar,ne zordur siz bilemezsiniz.. 
MEMUR: Haklısınız,buyrun devam edin. 
KADIN: (Eski heyecanına kavuşmuştur.) Ayrıca uzun boyluydu, yalnız şu konuda anlaşalım 1.86 'dan aşağısı kurtarmıyor..Bir bakayım.. (Robot resme bakar.) Tamam süper! Peki şimdi ne olacak? 
MEMUR: İzleyin ve görün.  
(Memur kadının oturduğu sandalyeyi iterek sahnenin önüne doğru çeker.)
SAHNE-3 
 (Sandalyenin üstünde lokal açılır memur kadını oraya oturtur ve kadın seyirciye döner dönmez seyircinin ışığı yanar. Memur seyircilere doğru yaklaşır, merdiven tarafında durup elindeki robot resmi ve seyircileri inceleyerek 3 tane koltuk numarası söyler ve sahneye gelmelerini ister. 2.sıra 5. koltuk.. Oyuncular seyirciye onların arasından çıktıklarını yedirerek, habersizmiş gibi tek tek sahneye gelir, kadın inanamaz hala seyirciye dönüktür.) 
KADIN: Oooo demek bu kadar hızlısınız he..Birde benim hayal gücüme laf ederler. 
(Kadın yan tarafa döner dönmez seyircinin ışığı kapanır, sağ tarafta ortada bulunan camekanlı bölme aydınlanır. Burada 4 kişi sıralanmıştır. Seyircilerin arasından gelen oyuncular haricinde doktor da vardır. Bu sahnedeki sohbetlerin tadı evlilik programlarını anımsatacaktır. Sunucu da memurdur.) 
KADIN: Hmmm gayet başarılı, zevklerimiz benzer demek Memur Bey. 
MEMUR: (Kasılır.) 
(Burada doktor hariç diğer oyuncular artık oyuncu olduklarını yansıtmaya başlarlar. Üçü de farklı duruşlar sergilemektedir. İlki manken gibi, ikincisi entelektüel, üçüncüsü elinde çiçekle romantik, duygusal bir duruş sergiler. ) 
KADIN: İlki yakışıklı ama fazla kasıntı gibi geldi. E-eh cık olmamış. (İlki donar.) İkinciye gelirsek (Afra-tafra) olmadı ama şimdi olmadı.Uzun saçlı olmaması gerektiğini söylemiştim ama memur bey! tıtıtıtıtık (İkinci donar.Üçüncü elindeki çiçeği gösterir,koklar,duygusal takılır..) Üçüncüden de fazla aşk akıyor. Her şeyin fazlası zarar.(Üçüncü donar. Doktoru görür.) (Büyük) Evet. İşte bu bu bu,buldum karşımda! Çok teşekkür ederim, size inanıyordum. En son çareyi buraya gelmekle buldum zaten. Sizi hep izliyordum.. Yalnız son bir ricam olacak Memur Bey, isim takıntım var da ismini öğrenebilir miyim? 
MEMUR: Kudret. 
KADIN: Hemen deniyorum. (Operada gibi) Kuddddreeeeeeet..Kudretciğimmmmm. Evet gayet güzel geliyor kulağa. Peki tanışabilir miyim? 
MEMUR: Tabii. 
KADIN: Evet.....Seçimim...KUDRET! (Der demez diğer 3 oyuncu donuk hallerini bırakırlar ve parmaklarını şıklatarak, kendi melodileri ile müzikal havasını verirler.) 
(Yavaş yavaş sahnenin ortasına gelip kadını ortalarına alırlar bu sırada Kudret-Kudret-Kudreredrered..melodisini hızlandırırlar ve kadınla dans başlar.Sonunda.. 
ama biz varkeeeeen Kudret niyeeeeeeeeeeeeee?
da ra ra ran.dan! :)
 
KADIN: (Kahkaha atar,cazibeli.) Ay çocuklar aklımı karıştırmayın lütfen.
(Erkek üçlüsü çıkar.) 
KADIN: Memur Bey heyecanım nasıl el verecek bilemiyorum ama..Camekanın sağ kısmındaki bölme uzatılmış bir paravan gibidir. Sol tarafında kadın bulunur. Diğer tarafından memur göz kırpar.) geliyor deme! ayyy.. 
(Paravan evlenme programlarındaki gibi müzik ile yavaş yavaş açılır.Kadın Kudret'i görür elini sıkar, Kudret sesini çıkarmaz, donuktur. -Hatta bu kısım uzatılıp paravan arkasından konuşmalar da eklenebilir. ) 
KADIN: Ah merhaba Kudret Bey.. (Ses yok) Kudret? Kudretciğimmmm? Neyse konuşmayı pek sevmiyor sanırım. Peki söyler misiniz mesleğiniz nedir? 
MEMUR: (Atılır) Akıl hastanesinde doktor. 
KADIN: (Memnun)  Ay öyle mi? Ne güzel! Zaten benim de gidip gelmişliğim vardır öyle.. 
(Işık söner,kahkaha devam eder...) 
SAHNE-4 
(İlk sahnenin dekoruna, sol tarafa dönüş vardır. Kadının üstünde lokal. Doktor yok ve seyircinin ışığı kapalıdır. Kadın yukarıya bakıyor, seyirciye profilden gözüküyordur. Üstü örtülüdür. Kahkahaya devam ederken bir anda seyirciye döner ancak ışık yanmaz, kahkaha durur, kimseyi görememiştir. Anlık heyecanlarla hareketlerin düet hali. Bir anda yattığı yerden doğrulmaya çalışır ve üstündeki örtü açılır,deli gömleği gözükür. Seyirciye doğru koşar. ) 
KADIN: (Azarlar.) Çocuklar neredesiniz, ben bunları kime anlatıyorum? Benden izinsiz bir yere gidilmeyecek demedim mi! (Arkasına,doktorun oturduğu yere bakar, yoktur. O sırada hafif bir anons duyulur.)  
KADIN: Benimkini çağırıyorlar yine. (Taklidini yapar.) Doktor Kudret Bey, Doktor Kudret Bey danışmaya lütfen.. (Kendine gelir.) Neyse bunu acilen yazmam gerek. 
(Keskin bir hareketle sağ tarafına bakar lokal ışık önünde daktilosu olan sekreter görünümlü birini ortaya çıkarır.) 
KADIN: Yaz kızım!..Öykü 1-Bölüm 1 ..Sükutun kudretinee..yo yo..Kudretin sükunetine inanırım. Hatta bu konu hakkında saatlerce konuşabilirim! 
(Kahkara ve ışık söner.) 
Cansen Yelesen

15.11.2013

Ertelenmeyen acı.

Ertelenmeyen acıŞİİR DENEME ÖYKÜ
5,0
    

Bugün ertelenmeyen acının üzerinden 2 sene geçti..

Hissettiklerimi daha içten anlamak için sözcüklere eşlik etmesini sağlayınız
Hungry Ghosts'tan I don't think about you anymore but, I don't think about you anyless

Biraz önce anneni gördüm canım..
Çok donuktu,
anladım..


Hissettiklerimi daha içten anlamak için sözcüklere eşlik etmesini sağlayınız

Biraz önce anneni gördüm canım..
Çok donuktu,
anladım..

          Abim ile aynı şeyi düşünmüşüz ki ben seslendirmiş oldum:
          
          -Abi ne güzel kız değil mi?         
          -Hiç öyle gösterilen, beklenilen veya algılanan şekilde değil bu kız.         
          -Çok da güzel giyiniyor.         
          -Diğer çocuklar da peşinde..


         Bayramın ilk günü olmalı. Abim ile Nurten öğretmenimizdeyiz. Beni kenara çekti, küçülmüş kıyafetleri varmış. Ben de ona bayılırım, her şeyine.. Mutlu oldum, seçerim tabii dedim. Sonra:
-Ben buradan bir iki bir şey alırım da sizin bunları göndereceğiniz bir yer yoksa ben bizim apartman görevlisine götürsem olur mu?
-Tabii dedi.
                    ve elimde üç kocaman poşetle çıktım ben mutlulukla..

         O gece bir güzel hazırladım mis gibi kokan eşyaları, kafamda gülümsemeni tasarladım.

         Bayram dedim..
         Yoktur dedim.
         Bir de ne bileyim yanlış anlarsın belki diye düşündüm..
         Erteledim.
    
         Bir önceki bayramda annemin sana ve kardeşine yaptığı gibi yapmak isterdim..
         Ama imkan..
         Erteledim.


1 gün sonra..
Bayramın bir başka günüydü..
ve sen 
ziyarette olduğun, 4. kattaki evin,
3 tuğla üst üste dizilmiş balkonundan
düştün.
Yoğun bakım..
ve 
ölüm.


28.10.13

Daha çok anın vardı küçük kız..
Okulun en yakışıklısını gördüğünde heyecanlanacaktın pır pır,
Nefret ettiğin bir öğrenmenin olacaktı..
Baban izin vermediğinde ağlayacaktın kızarak
Seni gördüğümüzde ne güzel kız diyecektik daha nice zaman.
İstanbul'da gezip, denizinde dalacaktın öylece..
Liseye gidecektin, üniversiteyi bitirecektin
Aşık olacaktın..
Doyamayacaktın hayata..

Daha çook neden diye sorgulayacaktın hayatı küçük kız..
Ama sen sorgulatmayı tercih ettin.
Çok üzdün küçük kız..
Çok..
Bir şeyler hayallerimizi aldı.

Hep cennetinde kal canım kızım..
ve hep onüçünde.

Cansen Yelesen



"Ağlama anne
Ablam melek oldu.
Eğer ağlarsak ablamın kanadı kırılmış.." 
Hiç ağlayamayan,
kardeşin.





7.11.2013

Gülümseyin Hayatınızı Çekiyorum!


                                                                                


Daha etkili bir gülümseme için yazıyı lütfen bu melodi eşliğinde okuyunuz..

    07.11.2013

Farkında mısınız bilmiyorum ama dünyadaki acıları anımsatacak bir yığın tanımlayıcıyı her güne özel anmamıza karşın neden bir
"Gülümseme" ya da "İyilik" gününü 
içtenlikle kutlayamıyoruz?

Düşünsenize işe giderek başlıyorsunuz güne ve otobüse binerken gülümseyerek bir "günaydın" diyorsunuz. Asansöre "merhaba" diyerek giriyorsunuz, içtenlikle..

Aslında her günümüz zaten bu şekilde başlıyor olsa mutluluk dolu hissetmez miyiz içimizi?

Yurt dışında yaşadığım süreçte gözlemledim ki insanlar o toplumda bu şekilde yaşıyorlar. Bu bir görgü kuralı ve toplumun normu bu. 

Keşke her norm bu denli huzur buldurup, etkisi hızlı olsa.

Öte yandan eğer ki İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorsanız ve bu yönde davranıyorsanız doğru adımı atan sizsiniz, umursamayın. Biliyorum belki bir çok kişinin bilincinde farklı etiketlendirmeler belirdiğini düşüneceksiniz ama unutmayın..


Yazarın -Ahmet Şerif İzgören- da dediği gibi ;


"Psikolojik problemleri olanların %90'ı somurtur..

Gülümsemek zeka belirtisidir." *

Bırakalım biz sağlıklı kalalım :)

ve
gülümsemeler sadece fotoğraflarda kalmasın..

Şimdi gülümseyin..

Hayatınızı çekiyorum.

Sevgiler..

Cansen Yelesen