31.12.2013

2014'e.. Umut ederek..


2014'ün yüklendiği bugünlerde, umut etmeden olmaz.
Buyrun hepimiz için düşündüğüm dileklerimi sıralıyorum..

Sevgili 2014,

Lütfen mükemmel ol!

Sevdiklerimden ve sevenlerimden ayırma.

Huzurla gel.

Hep gülümset ve dans ettir.

Ülkemiz ve dünya için de öyle gel.

Sağlık olsun.

En kötü anımız "İyi ki" ile bitirebileceğimiz türden olsun.

Başarılı, dolu dolu ol.

Hayatımızdan saygıyı çıkartma.

Kimseye muhtaç etme.

Gelecekte "keşke" diyeceğimiz durumları yaşatma.

İhtiyacı olan insana, hayvana, bitkiye yardım edebilmeyi sağla.

Kendimizi sevmeyi unutturma.

Hayatımızın farkına varabilmeyi sağla.

Bol muhabbetli kal.

Çok kahkahalı ol.

Kötü insanlardan uzak tut.

Keyfimiz için çok gezeceğimiz planlar yarat.

Özgürlüğümüzün kısıtlandırılmasına izin verme.


Yaratıcı olmamızı sağla.

Gücümüzü fark etmemizi de.

Şans getir.

Aşk ol.

Mutlu anılar yaşat

ve öyle kalmayı sağla..


Umuyorum..


Sevgi ile..

Cansen Yelesen


Dileklerimi okuduğunuz 
ve 
yanımda olduğunuzu hissettirdiğiniz için 
teşekkür ederim.
Umuyorum..

Sevgi ile..
Cansen Yelesen



30.12.2013

Mark Khaisman. Koli Bandı-Hollywood?


 

1958 Ukrayna doğumlu
Mark Khaisman 
bir çok sanatçıdan farklı olarak,
belki de her gün gözümüze ilişen ama 
bir sanat eseri oluşturabileceği aklımıza hiç gelmeyen 
bir malzeme ile sanat yapıyor:
Koli bandı!

Pleksiglas üzerine koli bandını yapıştırarak, bir kaç kat üst üste koyarak ve keserek eserlerini oluşturuyor. 
Son aşamada ise arkadan ışık vuruyor.
 Farklı renklerde ışıklar kullanarak eseri şekillendirebiliyor.



Bilmeyenler için-ki ben onlardan biriydim- pleksiglasın akrilik levha, plastik cam gibi açıklamaları var.


Görüntünün içeriğini ise Hollywood filmlerinden sahneler, sanat tarihinden eserler, 20. yüzyıla ait kültür ikonları veya kendi çektiği fotoğraflar oluşturuyor.






Yazarın şahsi sitesinde bulunan ve çeviri yaptığım yazısından alıntı yapmak gerekirse;
"Benim çalışmalarım ışık ve gölgeler ile şekillendirilen resimsel illüzyonlardan oluşuyor."


Ona göre ne ilgisini çekiyorsa onu doğrudan bir yolla görüntü haline getirebilmek için koli bandını kullanıyor ve bandın görüntüler için bu ilişkiyi kurmasına olanak sağladığını söylüyor. 


"Araçlarım üç parçadan oluşuyor: Yarı saydam koli bandı, temiz pleksiglas ve ışık." 
M. Khaisman


Sanatçı, bandı katmanlaştırarak ve üst üste koyarak görüntünün bulanıklığını derecelendirebiliyor. Sonrasında ise kabartma, renklendirme ve gölgelendirmeyi kullanarak ürünlerindeki saydamlığın altını çiziyor.


Sanatçı koli bandı ile ilişkisini;
"Benim için koli bandının bir sanat malzemesi olarak kullanılmasını sağlayan ve onu özgün yapan niteliklerinden bazıları : onun sıradanlığı, alçak gönüllülüğü, boşa harcanma doğası. Kusurları ise renk ve genişlik ayarlarının sanatçının özgürlüğünü sınırlandırıyor olması, onun affetmeyen yarı saydamlığı-hiç bir hatanın kapatılamıyor oluşu.." 
olarak açıklamıştır.


Birkin Çanta üzerine de bir çok çalışması mevcut.


Sanatçını 1980-1988 ve sonrasında ise 2006-2009 arası toplam 11 ödülü mevcut.
2006 yılından beri ise eserleri sergileniyor.


Kaynak olarak aldığım sanatçının şahsi sitesi

Sevgi ile..
Cansen Yelesen




27.12.2013

Akın Cafe & Restoran- Öğle Yemeği

Akın Cafe & Restoran
üzerine yazılmış daha ayrıntılı bilgi ve adresini içeren ilk yazıya 
 Mekan- Akın Cafe & Restoran başlığından 
ya da
adresinden ulaşabilirsiniz.

Gelelim 
Akın Cafe & Restoran'daki 
öğle yemeği organizasyonuna..



Masanızın İstanbul kokan manzarası..


Özellikle de bizim kuşaklar ve öncesi nasıl da bilir kıymetini..
Sanki anılar parıldıyor karşında.

Akın Cafe & Restoran da bu anılara dokunmayı düşünmüş olacak ki 
içeriye girdiğinizde sizi bir soba karşılıyor..
ve zaman zaman kestane bile közleniliyor.


Daha önceki yazımda da
Akın Cafe & Restoran'ın en etkili özelliklerinden biri olarak 
Türk mutfağına sahip çıktığını
ve ürünlerinin özel yanlarını Anadolu'dan getirdiğini söylemiştim.
Genelde daha lüks otel masalarında yediğiniz yemeklerin kalitesinde, 
çorbasından tatlısına toplam 13 parça mevcut olduğunu,

Tereyağında sotelenmiş Edirne ciğeri, 
Kastamonu köy tavuğu, 
Antep kuru patlıcanlı-kabak dolması, 
dışarıda yediğiniz kasap köfteleri yerine anne mutfağından çıkar nitelikte maydanozlu köfte, 
makarna olarak ise erişte.
Efsane hamburger de yok değil
demiştim 
ve 
öğle yemeğini denemeyi beklemiştim.
İşte o gün!


Ben ki erişteyi sevmeyen insan;
ama düşünsenize karşınızda çok tatlı abla-amca "Eriştemizi deneyin" diyor hatta domatesli de var diyor..
"Tamam" deyince hop tahta bir kaşık geliyor masaya :)


ve sonunda karşı konulamaz lezzet.
Kaşarlı domatesli erişte.


Anne eli değmiş köfte.


İşte doyurucu, içinde közlenmiş biberi bile bulunan hamburger.


Muhteşem üçlü.


ve biz siparişi verirken ciğer alsak mı almasak mı diye düşünüp, 
almayalım bir sonraki gelişimizde yeriz demiş olsak da bir de bakıyoruz ki 
ablamız sotelenmiş taze soğanlı, biberli ağızda dağılan ciğer servisi getiriyor ortaya.
Denedikten sonra tarifini almaya çalışıyoruz :)


Mutfak köşesi.


Yemek sonrası sigara yakmak isteyenler için kullanabilecekleri açık hava bölümü..


Bazen hayatın özü sadece, camdan da yansıyanları fark edebilmek..


Bunun üstüne amca geliyor..
Bir çay alır mısınız?..


"Ek bilgi"
Günlükte kullandığım fotoğraf Yakup Baksay'a,
diğerleri ise Cansen Yelesen'in gözüne ve emeğine aittir.
Paylaşım yapmak isteyenlerin söylemesi kafidir ki biz de beğenildiğini anlayıp memnun olalım..
:)
Sevgi ile..
Cansen Yelesen





23.12.2013

Akıl Açıcı Kartvizit Tasarımları

 Tasarım ile azıcık da olsa ilişkisi olan kişilerin severek takip edeceği bir yazı daha..
Akıl açıcı kartvizit tasarım örnekleri.


Bu kartvizit evlilik sonrası, bireylere psikolojik danışmanlık hizmeti veren bir kişiye ait.
Bırakın evliliğinizi onaralım.



"Bazen tek ihtiyacımız silmek ve yeniden yüklemektir."
Psikologumuz kartvizitine böyle yansıtmış.
 
                         

Perforaj kullanılarak tasarlanmış sünnetçi kartviziti :)


Kartvizit oluştururken kullandığı dönüşümlü kağıtlarla sosyal misyonunu da sunmayı başaran Güney Amerika'nın lider kargo firması.


Mimarlık eğitimi veren okulun bilgilerini sunma şekli.


Bir pastanenin kartviziti daha ne kadar iştah açıcı olabilirdi? 



Bir spor salonuna ait kartvizit perforajı.
Bizi tanıdıkça fazlalıklarınızdan kurtulacaksınız der gibi..


Boşanma avukatı.
Evlilik hayatınızı gerçekten ayırır.


 Plastik cerrahinin kartviziti.
Gelin tek hareketle işinizi kolayca görelim.


Uçak maketleri satan mağazanın kartviziti de ancak böyle olur.
Küçük olsa da yapımı kolay.


Karate salonundaki hocanın ve kurumun tanıtıcı kartviziti olmalı.



İkinci el dükkanı.
Geri dönüşüm için de ideal seçim.



 Piyano onarımı yapan bir firma.
Piyanonuz ne halde olursa olsun ilk günkü haline dönüştürülür.



"Merhaba ben aranan adam!" demenin kartvizit versiyonu.

Cansen Yelesen

Kaynakça: Reklam Oburları amblemi bulunan yayınlar Reklam Oburları'na ait internet sitesinden alınmıştır. 
Bilgiler ise yazara aittir.




20.12.2013

Nuri Bilge Ceylan- Toplumsal Söylemi Sessizce Haykırış

“Türk Sinema Tarihinde Nuri Bilge Ceylan“
        Sanatın bir alanı olan ve dolayısı ile sanata dair kuralların geçerli olduğu sinemanın Türkiye’de dönemsel olarak geliştiği görülmektedir. 1950’lerden sonra Türk sinemasının tiyatro dilinden kurtulduğu ve sinema dilinin oluşum sürecine girildiği fark edilmektedir. 1960’larda televizyonun varlığı ile sinema olumsuz etkilenmiştir. 1970’li yıllarda sinema filmlerinde daha çok sosyal ve ekonomik sorunlar işlenirken, 80’lere gelindiğinde kadın konulu ve psikolojik filmlerin ağırlık kazandığı dikkati çekmektedir. 90’lı yıllarla birlikte ise sinema, daha az sayıda ama daha nitelikli filmlerden oluşan bir sürece girmiştir. Yetişen bilinçli ve başarılı yönetmenlerden biri de Nuri Bilge Ceylan adı ile izleyicinin karşısına çıkmaktadır.             
              Türk Sinemasına farklı bir boyut katan Nuri Bilge Ceylan, bunu öncelikle sinema sanatının belirlediği kurallara karşı çıkarak yapmıştır; lakin bunu bariz bir şekilde ifade etmek yerine filmlerindeki içeriği ve yönetmenliğini konuşturma tarzı üzerinden bu karşı gelişi yansıtmıştır. Kuralları saymama ve çiğneme üstünde yoğunlaşılırsa, Nuri Bilge Ceylan’ın Türkiye’de bir bakıma avangart yarattığı söylenebilir. Örneğin, kurallara uyan bir sinemada ayrıntılara pek girilmezken; Nuri Bilge filmlerinde ise bir durumun tüm doğallığı, çıplaklığı ve ayrıntıları ile ele alındığı görülmektedir. 
              Sinema denilince akla ilk, bir olay ve olayın kurgulanışı gelmektedir. Nuri Bilge sinemasında ise olaydan çok durum ön planda olmakla birlikte onun filmlerinde konuşmadan çok görselliğin önemli olduğu fark edilmektedir. Filmlerinde doğallığa ve sadeliğe dikkat çekmektedir. Absürd durumlardan yoksun bir serüvende her şey hayatta olduğu gibidir, en ince ayrıntısına kadar işlenmekte ve bu yüzden filmleri sadece birkaç sahneden oluşmaktadır. 
             Bu yazıda Türk sinema tarihi kısaca gözden geçirilip, Nuri Bilge Ceylan’ın Türk sinema tarihindeki yerine ve farkına dikkat çekilmiştir. Koza (1995), Kasaba (1998) , Mayıs Sıkıntısı (1999), Uzak (2002), İklimler (2006), Üç Maymun (2008),  Bir Zamanlar Anadolu'da (2011) ve gösterime girecek olan Kış Uykusu adlı filmler yönetmenin eserlerini oluşturmaktadır.
             Kısacası, bu yazıyı yazmamda da etkili olan düşünce ; Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü aldıktan sonra teşekkür konuşmasında 
 ''Bu ödülü, tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum'' 
diyen Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerini izlemeden önce; yalnız ve güzel olarak adlandırdığı ülkesini ve toplumunu filmlerinde nasıl yansıttığına, toplumsal bir söylemi yansıtıp yansıtmadığına dikkat edilmesi gerektiğini belirtmektir.

 İyi okumalar ve seyirler..
Cansen Yelesen

Yönetmenin filmografisi ve film açıklamaları için    
adresine danışabilirsiniz.

 


       


9.12.2013

Özel Güvenlik, Kent Yaşamı ve Yönetimsellik

Makale Değerlendirme ve Sunma Kılavuzu

1. Makaleyi tanıtıcı bilgiler
1.1. Makale başlığı
     Kuşatma Altında Gündelik Hayat: Özel Güvenlik, Kent Yaşamı ve Yönetimsellik

1.2. Yazar
     Sibel Yardımcı

1.3. Makale künyesi

     Toplum ve Bilim Yıl:2009 Sayı:115

1.4. Sayfa sayısı
     34

1.5. Makalenin dahil olduğu uzmanlık alanı
     Kent sosyolojisi

1.6. Anahtar sözcükler/kavramlar
  1. Okurken belirlenen anahtar sözcükler/kavramlar
Özel güvenlik, kent yaşamı, yönetimsellik, özelleştirme, kamu kolluğu, neo-liberalizm.

1.7. Kısa özet (abstract)
      Makalede, özel güvenlik sektörünün ortaya çıkışı, güvenliğin satın alınabilir ve alınması gereken bir hizmet olarak algılanması, kurumsallaşmaya yaklaşan bu sektördeki aktörleri, bu sektörün koşulları ve bu aktörlerle devletin kolluk güçleri arasındaki ilişki üzerinden neo-liberalizmin güvenlik alanını nasıl yeniden şekillendirdiği anlatılmaktadır. Devamında ise özel güvenlik sektörünün vaatleri ve getirileri, bu alandaki gelişmelerin kamusal ve özel alan tanımlarını, kentsel haritayı, toplumsal ayrışmayı nasıl dönüştürdüğü ve önceden devlete has olan yetkilerin, kolluk kuvvetleri ve özel güvenlik sektörü arasında nasıl paylaşıldığı ve buna benzer çözümlemeler belirtilmiştir. Bu şekilde güvenlik meselesinin daha geniş, toplumsal ve ekonomik bir çerçeveye oturtulması sağlanmış ve bu alandaki gelişmelerin sonuçlarının değerlendirilmesi yapılmıştır. 
        Makale yazılırken birçok araştırmadan, söyleşiden ve yazarın yapmış olduğu saha çalışmasından da yararlanılmıştır. Saha çalışmasının amacı özel güvenlik sektörünün ortaya çıkışını ve işleyişini anlamaya çalışmak ve bu süreçleri eleştirel bir okumaya tabi tutmaktır. Bunun için ise özel güvenlik hizmetini sunan kurumsal aktörler, sektörde çalışanlar ve hizmeti alanların içinde bulunduğu toplam 40 görüşme yapılmıştır. Yazar bir görüşmenin de eğitim danışmanı ile gerçekleştirildiğini söylemiştir lakin yazarın diğer görüşmelerin de dağılımını belirtmiş olmasını beklerdim. Sektörde işten çıkarmanın çok kolay olması ve güvenlik elemanlarının yaptığı bu görüşmeler nedeni ile işten çıkarılacaklarını düşündükleri için yazar kimsenin ismini metinde kullanmadığını ifade etmiştir ama bu durum, özellikle de makale içi referanslarda ara ara kaybolmaya neden olmuştur. Çünkü farklı konu başlıkları altında toplanan metinlerde verilen bazı referanslar aynı kişiye de ait olabilir. Dolayısı ile okuyucunun bunu fark edebilmesi için referansların sahiplerine takma ad konulup, o şekilde referans verilebilinirdi. 
      Yazara göre güvenlik sistem ve hizmetlerinin varlığı ve bunların gelişerek satışa sunulması hissedilen güvensizliği arttırmakta ve tüketicinin suçu ve korunma ihtiyacını baskın bir şekilde hissetmesini sağlamaktadır. Ona göre bu alanda yapılan çalışmalar, korunaklı sitelerdeki tedbirler suç oranlarını düşürmemekle birlikte suçluları da dışarıda tutmaya yetmemiştir; buna karşın burada oturanların kendilerini daha güvende hissettikleri ve koruma altındaki mülkleri ve alanlarının da değerinin yükseldiği görülmüştür. 
        Bu alandaki özelleşme, güvenliği farklı sınıfların farklı şekilde kullanabildiği bir hakka dönüşmüştür ve varlıklı kesimler özel güvenlik sektörüne başvururken, yoksulların ise  güvenliği Emniyet Teşkilatı’na bırakılmıştır.
           Özel güvenlik görevini üstlenmek için belirli bir öğrenim düzeyinde, yasa tarafından belirtilmiş sulardan hüküm giymemiş ve özel güvenlik sertifikasına sahip olmak gerekmektedir. Güvenlik görevlilerinin düşük ücretle, çalışma saatleri uzun bir biçimde, iş güvencesinin olmadığı, kalıcı kadrolaşmanın zor olduğu ve kendilerini belirli bir statüde göremedikleri bu sektörde çalışmaları gerekmektedir.
     Yazarın, Mustafa Gülcü’nün yayınlarını referans vererek ilettiği özel güvenliği felsefesinin iki temel bileşenini liberal demokrasi ve liberal iktisat olarak açıklamaktadır. Ona göre, güvenlik sistemini kalitesinin yükseltilebilmesi serbest piyasa da çeşitli taleplere cevap verebilecek farklılaşmış güvenlik hizmetlerinin verilmesi ile mümkündür. Yazar özelleşmenin tamamen devlet müdahalesinden muaf ve tamamen rekabetçi bir piyasa olduğu anlamına gelmediğini söylemektedir. Kamu kolluğundan ayrılarak veya emekli olarak güvenlik sektöründe iş kuran veya işe başlayan kişiler nedeni ile özel güvenlik şirketleri, devlet denetimi kadar bu insanların deneyiminin de gölgesinde kalabilmektedir ve yazar çalışanların bu kişilerle gerilim yaşayıp yaşamadığını veya hiyerarşi olup olmadığını sormuştur. Cevap olarak gerilimin olmadığı lakin hiyerarşinin hissedildiği belirtilmiştir. 
       Güvenliğin özelleşmesinin kentlerimizi daha güvenli yerler haline getirip getirmediğini inceleyen yazar sonuç olarak belirgin bir azalmanın görülmediğini ifade etmiştir. Örnek olarak, MOBESE kameralarının suçu önlemekten çok, işlenmiş bir suçun failini tespit etmekte kullanıldığını söylemiştir ancak fikrimce failinin tespit ediliyor olması zaten yıldırıcı bir şey olmuştur. Yazar ise bu açıdan bakmamıştır. Yazara göre özel güvenlik hizmetleri, kentin karşılaşmak istemediğimiz, bizde emniyetsizlik uyandıran ‘öteki’sini, biz iyi tüketici yurttaşlardan uzak tutmak üzere verilmektedir; ancak bu durum gerçekte güvensizlik hissini körüklemektedir. 
      Yazara göre, güvenliğin özelleşmesi, kendi alanını korumak için şiddete başvurma gücünü elinde bulundurduğunu düşünen birimlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır ve verdiği örnekler ile bu düşüncesini desteklemiştir. Ayrıca özel güvenliklerin kanunen belirli yerler ve zamanlarla kısıtlanmış yetkilerinin uygulamada kent mekanına yayılması ve kentlilerin mekan-zaman kullanımını dönüştürdüğü görülmektedir. Güvenlik elemanları kadar, kent mekanına sunulan diğer tedbirlerin de bu dönüşümdeki rolü yadsınamaz. Kentin ‘bazı’ bölgelerini korumak onu daha güvenli hale getirmemektedir. 
       Çoğu güvenlikli site sakini, şehir merkezinden uzakta, gecekondu mahalleleri ile çevrili bir yerde yaşadığı için öncelikle o mahallelerin tehdidinden korunması gerektiğini düşünmektedir ancak sitelerde bahçıvan, çocuk bakıcısı, temizlik işçisi olarak çalışanların da yine bu mahallelerden geldiği görülmektedir. Yazar burada Low’un sunduğu estetik mesafe kavramından yararlanmıştır ve estetik mesafeyi birinin seçmiş olduğu yaşam tarzı, tüketim tercihleri ve beğeniler üzerinden başka birisine karşı koyduğu mesafedir şeklinde açıklamıştır. Foucault’tun iktidar algısına referans veren yazar sonuç olarak, disiplin toplumunda ‘içeri’ kapatılan tehlikenin, bu dönemde ‘dışarda’ tutulmaya çalışıldığını belirtmiştir.
        
2. Kapsam ve içeriğe ilişkin bilgiler
2.1. Makale planı
       Makale giriş, gelişme ve sonuç bölümünden oluşmaktadır.

2.2. Makale konusu ve amacı
   Neo-liberalizmin güvenlik alanını nasıl yeniden şekillendirdiğini görmeyi, güvenlik konusunun daha geniş, ekonomik-toplumsal bir çerçeveye oturtulmasını ve bu alandaki gelişmelerin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.

2.3. Makale türü
      Kavramsal çalışma, bir araştırmanın sunumu, çeşitli araştırmaların sonuçlarının analizi harmanlanmıştır.
2.4. Ana argüman(lar)
           Güvenliğin özelleşmesi kentleri daha güvenli hale getirmemiştir.
    Özel güvenliklerin kanunen belirli yerler ve zamanlarla kısıtlanmış yetkilerinin uygulamada kent mekanına yayılması ve kentlilerin mekan-zaman kullanımını dönüştürdüğü görülmektedir.

2.5. Yan argümanlar
      Kentin ‘bazı’ bölgelerini korumak onu daha güvenli hale getirmez.

2.6. Tanımlanan kavramlar
       Unsicherheit; belirsizlik, güvensizlik ve emniyetsizlik olarak çevrilmiştir.
   Estetik mesafe; birinin seçmiş olduğu yaşam tarzı, tüketim tercihleri ve beğeniler üzerinden başka birisine karşı koyduğu mesafedir.

       Yönetimsellik; üç iktidar kipinin iç içe geçtiği bir yönetim ilkesidir.

3. Eklemek istediklerim
        Yazarın özellikle de referans verirken karmaşıklığa neden olduğunu düşünmekteyim. Bazı referanslar kendi saha çalışmasından alındığı ortadayken, bazılarının ise başka söyleşilerden mi yoksa araştırmalardan mı olduğu net bir şekilde belirtilmemiştir. Belki de bundaki neden kendi araştırmasından referans verirken takma isim de kullanmamış olmasıdır.         

        Yazarın sayfa 234’te belirttiği “…bu noktada askerlik şubelerini bile büyük oranda özel güvenlik şirketlerinin koruduğunu hatırlamak yeterlidir.” sözünün kanıtlanmasını ya da net olarak temellendirilmesini beklerdim, söylenip geçilecek bir konu olmadığını düşünmekteyim.

       Yazarın sayfa 236’da değindiği “…bu vardiya sistemi sektörde çalışan kadın sayısını da düşürüyor.” kadın konusunun makale içinde sadece bir cümle içinde kalmasının yerine kadınlar üzerinden güvenlik hizmetlerinde farklılaşma olup olmadığını, hangi alanlarda daha çok ve niye bu alanda zorlandıklarını daha açıklayıcı bir şekilde görmek isterdim. Saha çalışmasında bile referans verilirken kadın-erkek olup olmadığı belirtilmemiştir.

Cansen Yelesen