26.08.2018

Yol Arkadaşı

Hayatım boyunca özgürlüğümü çekiştirip, 
tutmaya çalışan insanlarla zıt düşmüşümdür.
Ben, kendi ayakları üzerinde durmayı amaç edinmiş, 
Tek silahı "kendisi" olan ağır bir savaşçıyım! :)
Ülkemizde -maalesef- otoriteden, 
baskıdan uzaklaşmak için ekonomik özgürlüğe ihtiyaç duyuluyor. 
Geçmişte de böyleydi, hala da öyle. 
Ben de buradan başladım! 
İnsan, parasını verdiği şeye sahip olduğunu düşündüğünden,
kimsenin desteğini almamaya özen göstererek yaşamaya çalıştım.
Ne mutlu ki ailem beni bu güçle yetiştirmiş. 
Ama yine de tipik bir Türk ailesi olarak; 
bazı konularda kısıtlandırmaya çalışsalarda, 
onlara güven veren kocaman kanatlarımı görünce 
-ve sanırım gagalama potansiyelimi :)- 
bir süre sonra geri çekildiler ve
oradan oraya şarkı söyleyip, 
dans eder gibi uçuşumu gururla izlediler..

Hani küçükken sokaktaki teyzeler söyler ya 
'Ay çok güzel kızsın. Ohh zengin koca bulursun, hayatını yaşarsın.'
O zaman bile cevabım:
'Niye kocama bağımlı olayım ki! 
Ben çalışır kazanırım zaten!'
Küçük feminist seni! :)
Şimdi bir ilişki içerisinde ne zorluklarla karşılaşabileceğimi az çok tahmin etmişsinizdir.
Çoğunlukla Türk erkekleri -açıkçası bir çok kadın da- 
'yazık ki' yetiştirilme tarzı ve örneklerinden ötürü
kadını bir mal olarak görmekteler. 
Yani parası verilir, tapusu alınır, üzerinde tepilir; 
yaşı ilerlerse de yeni bir modelle değiştirilir..
Böyle ülkede kadını bir materyal olarak görmeyen, eşit bakan, güvenen, özgürlüğüne, her türlü tercihlerine saygı duyan 
ve elini çekiştirmeyip, tutmayı tercih eden erkekler 
ne şahanesiniz!

Ben çok şanslıyım ki, bana böyle biri aşık oldu.
Saygı duyduğu her anımda ona daha da bağlandım.
Yanlış bir anlaşılma olmasın diye kendimi anlatırken, 
karakterime öyle bir sahip çıkıyordu ki bana olan güveni ile her seferinde kendine hayran bıraktı.

Bence doğru bir ilişkinin koordinatları; 
gözü tamamen kapalı aptal bir aşık gibi yaşamamak, evet
ama aynı zamanda da güveninden şüphe duymama rahatlığı 
arasında bir yer. 
Ben o yeri gezdim, gördüm arkadaşlar; 
öyle güzel ki herkese de tavsiye ediyorum! :)

Ama tüm tercihlerden öte; 
Lütfen önce kendinizi sevin. 
Hayatınıza saygı duyun, duydurun. 
Gelişin, aşkım dediğiniz kişiyi de yerinde saydırmayın.
Geliştirin, buna vesile olun.
Seçimlerinizi kendinize ve öz saygınıza dair yapın. 
Ona buna karıştığı zaman; 
'Ay beni sahipleniyor, ne güzel.' demeyin.
Hayatınıza sınırlı, sinirli bir sahip değil; 
sizi tanıyan, siz olduğunuz için seven bir hayat arkadaşı ekleyin.
'Değişecek' demeyin, değişmeyecek.
En fazla 'mış' gibi yapacak, ama sonra geçecek.
Onu öyle kabul edin ya da gidin.
Çünkü birisine mahkum, gök gürültülü bir hayattansa; 
Çok daha iyisi, tek başınıza gökkuşağınızla mutlu olursunuz. 

Bir Afrika atasözü der ki;
'Eğer hızlı yürümek istiyorsan, yalnız ol. 
Eğer uzaklara yürümek istiyorsan, beraber yürü.'
Hızınızın hiç kesilmediği, 
uzaklıkları birlikte, aşkla yakın ettiğiniz bir yolculuk diliyorum.

En büyük şansım:
Yol arkadaşıma.
C.Y