20.12.2013

Nuri Bilge Ceylan- Toplumsal Söylemi Sessizce Haykırış

“Türk Sinema Tarihinde Nuri Bilge Ceylan“
        Sanatın bir alanı olan ve dolayısı ile sanata dair kuralların geçerli olduğu sinemanın Türkiye’de dönemsel olarak geliştiği görülmektedir. 1950’lerden sonra Türk sinemasının tiyatro dilinden kurtulduğu ve sinema dilinin oluşum sürecine girildiği fark edilmektedir. 1960’larda televizyonun varlığı ile sinema olumsuz etkilenmiştir. 1970’li yıllarda sinema filmlerinde daha çok sosyal ve ekonomik sorunlar işlenirken, 80’lere gelindiğinde kadın konulu ve psikolojik filmlerin ağırlık kazandığı dikkati çekmektedir. 90’lı yıllarla birlikte ise sinema, daha az sayıda ama daha nitelikli filmlerden oluşan bir sürece girmiştir. Yetişen bilinçli ve başarılı yönetmenlerden biri de Nuri Bilge Ceylan adı ile izleyicinin karşısına çıkmaktadır.             
              Türk Sinemasına farklı bir boyut katan Nuri Bilge Ceylan, bunu öncelikle sinema sanatının belirlediği kurallara karşı çıkarak yapmıştır; lakin bunu bariz bir şekilde ifade etmek yerine filmlerindeki içeriği ve yönetmenliğini konuşturma tarzı üzerinden bu karşı gelişi yansıtmıştır. Kuralları saymama ve çiğneme üstünde yoğunlaşılırsa, Nuri Bilge Ceylan’ın Türkiye’de bir bakıma avangart yarattığı söylenebilir. Örneğin, kurallara uyan bir sinemada ayrıntılara pek girilmezken; Nuri Bilge filmlerinde ise bir durumun tüm doğallığı, çıplaklığı ve ayrıntıları ile ele alındığı görülmektedir. 
              Sinema denilince akla ilk, bir olay ve olayın kurgulanışı gelmektedir. Nuri Bilge sinemasında ise olaydan çok durum ön planda olmakla birlikte onun filmlerinde konuşmadan çok görselliğin önemli olduğu fark edilmektedir. Filmlerinde doğallığa ve sadeliğe dikkat çekmektedir. Absürd durumlardan yoksun bir serüvende her şey hayatta olduğu gibidir, en ince ayrıntısına kadar işlenmekte ve bu yüzden filmleri sadece birkaç sahneden oluşmaktadır. 
             Bu yazıda Türk sinema tarihi kısaca gözden geçirilip, Nuri Bilge Ceylan’ın Türk sinema tarihindeki yerine ve farkına dikkat çekilmiştir. Koza (1995), Kasaba (1998) , Mayıs Sıkıntısı (1999), Uzak (2002), İklimler (2006), Üç Maymun (2008),  Bir Zamanlar Anadolu'da (2011) ve gösterime girecek olan Kış Uykusu adlı filmler yönetmenin eserlerini oluşturmaktadır.
             Kısacası, bu yazıyı yazmamda da etkili olan düşünce ; Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü aldıktan sonra teşekkür konuşmasında 
 ''Bu ödülü, tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum'' 
diyen Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerini izlemeden önce; yalnız ve güzel olarak adlandırdığı ülkesini ve toplumunu filmlerinde nasıl yansıttığına, toplumsal bir söylemi yansıtıp yansıtmadığına dikkat edilmesi gerektiğini belirtmektir.

 İyi okumalar ve seyirler..
Cansen Yelesen

Yönetmenin filmografisi ve film açıklamaları için    
adresine danışabilirsiniz.

 


       


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder