Makale Değerlendirme ve Sunma Kılavuzu
1.
Makaleyi tanıtıcı bilgiler
1.1. Makale başlığı
Kuşatma Altında Gündelik Hayat: Özel Güvenlik,
Kent Yaşamı ve Yönetimsellik
Sibel Yardımcı
1.3. Makale künyesi
Toplum ve Bilim Yıl:2009 Sayı:115
1.4. Sayfa sayısı
34
1.5. Makalenin dahil olduğu uzmanlık alanı
Kent sosyolojisi
1.6. Anahtar sözcükler/kavramlar
- Okurken
belirlenen anahtar sözcükler/kavramlar
Özel güvenlik, kent yaşamı,
yönetimsellik, özelleştirme, kamu kolluğu, neo-liberalizm.
1.7. Kısa özet (abstract)
Makalede, özel güvenlik sektörünün ortaya çıkışı, güvenliğin satın alınabilir ve alınması gereken bir hizmet olarak algılanması, kurumsallaşmaya yaklaşan bu sektördeki aktörleri, bu sektörün koşulları ve bu aktörlerle devletin kolluk güçleri arasındaki ilişki üzerinden neo-liberalizmin güvenlik alanını nasıl yeniden şekillendirdiği anlatılmaktadır. Devamında ise özel güvenlik sektörünün vaatleri ve getirileri, bu alandaki gelişmelerin kamusal ve özel alan tanımlarını, kentsel haritayı, toplumsal ayrışmayı nasıl dönüştürdüğü ve önceden devlete has olan yetkilerin, kolluk kuvvetleri ve özel güvenlik sektörü arasında nasıl paylaşıldığı ve buna benzer çözümlemeler belirtilmiştir. Bu şekilde güvenlik meselesinin daha geniş, toplumsal ve ekonomik bir çerçeveye oturtulması sağlanmış ve bu alandaki gelişmelerin sonuçlarının değerlendirilmesi yapılmıştır.
Makale yazılırken birçok araştırmadan, söyleşiden ve yazarın yapmış olduğu saha çalışmasından da yararlanılmıştır. Saha çalışmasının amacı özel güvenlik sektörünün ortaya çıkışını ve işleyişini anlamaya çalışmak ve bu süreçleri eleştirel bir okumaya tabi tutmaktır. Bunun için ise özel güvenlik hizmetini sunan kurumsal aktörler, sektörde çalışanlar ve hizmeti alanların içinde bulunduğu toplam 40 görüşme yapılmıştır. Yazar bir görüşmenin de eğitim danışmanı ile gerçekleştirildiğini söylemiştir lakin yazarın diğer görüşmelerin de dağılımını belirtmiş olmasını beklerdim. Sektörde işten çıkarmanın çok kolay olması ve güvenlik elemanlarının yaptığı bu görüşmeler nedeni ile işten çıkarılacaklarını düşündükleri için yazar kimsenin ismini metinde kullanmadığını ifade etmiştir ama bu durum, özellikle de makale içi referanslarda ara ara kaybolmaya neden olmuştur. Çünkü farklı konu başlıkları altında toplanan metinlerde verilen bazı referanslar aynı kişiye de ait olabilir. Dolayısı ile okuyucunun bunu fark edebilmesi için referansların sahiplerine takma ad konulup, o şekilde referans verilebilinirdi.
Yazara göre güvenlik sistem ve hizmetlerinin varlığı ve bunların gelişerek satışa sunulması hissedilen güvensizliği arttırmakta ve tüketicinin suçu ve korunma ihtiyacını baskın bir şekilde hissetmesini sağlamaktadır. Ona göre bu alanda yapılan çalışmalar, korunaklı sitelerdeki tedbirler suç oranlarını düşürmemekle birlikte suçluları da dışarıda tutmaya yetmemiştir; buna karşın burada oturanların kendilerini daha güvende hissettikleri ve koruma altındaki mülkleri ve alanlarının da değerinin yükseldiği görülmüştür.
Bu alandaki özelleşme, güvenliği farklı sınıfların farklı şekilde kullanabildiği bir hakka dönüşmüştür ve varlıklı kesimler özel güvenlik sektörüne başvururken, yoksulların ise güvenliği Emniyet Teşkilatı’na bırakılmıştır.
Özel güvenlik görevini üstlenmek için belirli bir öğrenim düzeyinde, yasa tarafından belirtilmiş sulardan hüküm giymemiş ve özel güvenlik sertifikasına sahip olmak gerekmektedir. Güvenlik görevlilerinin düşük ücretle, çalışma saatleri uzun bir biçimde, iş güvencesinin olmadığı, kalıcı kadrolaşmanın zor olduğu ve kendilerini belirli bir statüde göremedikleri bu sektörde çalışmaları gerekmektedir.
Yazarın, Mustafa Gülcü’nün yayınlarını referans vererek ilettiği özel güvenliği felsefesinin iki temel bileşenini liberal demokrasi ve liberal iktisat olarak açıklamaktadır. Ona göre, güvenlik sistemini kalitesinin yükseltilebilmesi serbest piyasa da çeşitli taleplere cevap verebilecek farklılaşmış güvenlik hizmetlerinin verilmesi ile mümkündür. Yazar özelleşmenin tamamen devlet müdahalesinden muaf ve tamamen rekabetçi bir piyasa olduğu anlamına gelmediğini söylemektedir. Kamu kolluğundan ayrılarak veya emekli olarak güvenlik sektöründe iş kuran veya işe başlayan kişiler nedeni ile özel güvenlik şirketleri, devlet denetimi kadar bu insanların deneyiminin de gölgesinde kalabilmektedir ve yazar çalışanların bu kişilerle gerilim yaşayıp yaşamadığını veya hiyerarşi olup olmadığını sormuştur. Cevap olarak gerilimin olmadığı lakin hiyerarşinin hissedildiği belirtilmiştir.
Güvenliğin özelleşmesinin kentlerimizi daha güvenli yerler haline getirip getirmediğini inceleyen yazar sonuç olarak belirgin bir azalmanın görülmediğini ifade etmiştir. Örnek olarak, MOBESE kameralarının suçu önlemekten çok, işlenmiş bir suçun failini tespit etmekte kullanıldığını söylemiştir ancak fikrimce failinin tespit ediliyor olması zaten yıldırıcı bir şey olmuştur. Yazar ise bu açıdan bakmamıştır. Yazara göre özel güvenlik hizmetleri, kentin karşılaşmak istemediğimiz, bizde emniyetsizlik uyandıran ‘öteki’sini, biz iyi tüketici yurttaşlardan uzak tutmak üzere verilmektedir; ancak bu durum gerçekte güvensizlik hissini körüklemektedir.
Yazara göre, güvenliğin özelleşmesi, kendi alanını korumak için şiddete başvurma gücünü elinde bulundurduğunu düşünen birimlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır ve verdiği örnekler ile bu düşüncesini desteklemiştir. Ayrıca özel güvenliklerin kanunen belirli yerler ve zamanlarla kısıtlanmış yetkilerinin uygulamada kent mekanına yayılması ve kentlilerin mekan-zaman kullanımını dönüştürdüğü görülmektedir. Güvenlik elemanları kadar, kent mekanına sunulan diğer tedbirlerin de bu dönüşümdeki rolü yadsınamaz. Kentin ‘bazı’ bölgelerini korumak onu daha güvenli hale getirmemektedir.
Çoğu güvenlikli site sakini, şehir merkezinden uzakta, gecekondu mahalleleri ile çevrili bir yerde yaşadığı için öncelikle o mahallelerin tehdidinden korunması gerektiğini düşünmektedir ancak sitelerde bahçıvan, çocuk bakıcısı, temizlik işçisi olarak çalışanların da yine bu mahallelerden geldiği görülmektedir. Yazar burada Low’un sunduğu estetik mesafe kavramından yararlanmıştır ve estetik mesafeyi birinin seçmiş olduğu yaşam tarzı, tüketim tercihleri ve beğeniler üzerinden başka birisine karşı koyduğu mesafedir şeklinde açıklamıştır. Foucault’tun iktidar algısına referans veren yazar sonuç olarak, disiplin toplumunda ‘içeri’ kapatılan tehlikenin, bu dönemde ‘dışarda’ tutulmaya çalışıldığını belirtmiştir.
2. Kapsam
ve içeriğe ilişkin bilgiler
2.1. Makale planı
Makale
giriş, gelişme ve sonuç bölümünden oluşmaktadır.
2.2. Makale konusu ve amacı
Neo-liberalizmin güvenlik alanını nasıl yeniden şekillendirdiğini
görmeyi, güvenlik konusunun daha geniş, ekonomik-toplumsal bir çerçeveye
oturtulmasını ve bu alandaki gelişmelerin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.
2.3. Makale türü
Kavramsal çalışma, bir araştırmanın sunumu, çeşitli araştırmaların sonuçlarının analizi harmanlanmıştır.
Kavramsal çalışma, bir araştırmanın sunumu, çeşitli araştırmaların sonuçlarının analizi harmanlanmıştır.
2.4. Ana argüman(lar)
Güvenliğin
özelleşmesi kentleri daha güvenli hale getirmemiştir.
Özel
güvenliklerin kanunen belirli yerler ve zamanlarla kısıtlanmış yetkilerinin
uygulamada kent mekanına yayılması ve kentlilerin mekan-zaman kullanımını dönüştürdüğü
görülmektedir.
2.5. Yan argümanlar
Kentin
‘bazı’ bölgelerini korumak onu daha güvenli hale getirmez.
2.6. Tanımlanan kavramlar
Unsicherheit; belirsizlik, güvensizlik ve emniyetsizlik olarak
çevrilmiştir.
Estetik mesafe; birinin seçmiş olduğu yaşam tarzı, tüketim tercihleri ve
beğeniler üzerinden başka birisine karşı koyduğu mesafedir.
Yönetimsellik; üç iktidar kipinin iç içe geçtiği bir yönetim ilkesidir.
3. Eklemek istediklerim
Yazarın özellikle de referans verirken karmaşıklığa neden olduğunu
düşünmekteyim. Bazı referanslar kendi
saha çalışmasından alındığı ortadayken, bazılarının ise başka söyleşilerden mi
yoksa araştırmalardan mı olduğu net bir şekilde belirtilmemiştir. Belki de
bundaki neden kendi araştırmasından referans verirken takma isim de kullanmamış
olmasıdır.
Yazarın sayfa 234’te belirttiği “…bu
noktada askerlik şubelerini bile büyük oranda özel güvenlik şirketlerinin
koruduğunu hatırlamak yeterlidir.” sözünün kanıtlanmasını ya da net olarak
temellendirilmesini beklerdim, söylenip geçilecek bir konu olmadığını
düşünmekteyim.
Yazarın sayfa 236’da değindiği “…bu
vardiya sistemi sektörde çalışan kadın sayısını da düşürüyor.” kadın konusunun
makale içinde sadece bir cümle içinde kalmasının yerine kadınlar üzerinden
güvenlik hizmetlerinde farklılaşma olup olmadığını, hangi alanlarda daha çok ve
niye bu alanda zorlandıklarını daha açıklayıcı bir şekilde görmek isterdim.
Saha çalışmasında bile referans verilirken kadın-erkek olup olmadığı
belirtilmemiştir.
Cansen Yelesen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder