24.02.2014

Veresiye İyilikler


Sene 1972.
Oğlum 8 yaşında, kızım 3.
İşten çıkmışım, hanım beni bekliyor.
Bugün de maaşımı tam alamadım iyi mi..

Aylardır yakınından geçemediğim o köşeye bakıyorum.
Tabelada "Bakkal Emmi" yazıyor.
Son konuşmamızı hatırlıyorum,
"Şu sıralar fabrikadan ses yok.." diye 
başlıyorum yüzüne bakamadan lafa.
Lafımı kesiyor Emmi
"Olur mu ağabey, yazarız veresiye dert etme." 
İçime su serpiyor.

Ama aylar geçti de geçti..
Fabrikanın verdiği iki kuruş, ilaca mı ekmeğe mi hangi birine evvel.
Oğlumu ve hanımı gönderiyorum peynir, zeytin almaya.
Yüzüm yok, zor geliyor bana.
Bugün bir konuşmalı..
Camda kendimi görüyorum;
belim bükük, yüzüm ne diyeceğimi bilemeden kıpkırmızı.
Açıyorum kapıyı, kapıya çarpan çan ses çıkarıyor.
Emmi kalkıyor yerinden.
Hiç beklemediğim bir tepki alıyorum aniden..
Yüzünde kocaman bir gülümseme.
Anlıyor belli ki utancımı başlıyor konuşmaya bir kurtarıcı gibi..
"Şevki ağabey, 
biliyorum veresiye borcunu ödemeye geldin
ama hepsi silindi."
"Nasıl olur?" diyorum şaşkınlıkla.
"Bir ağabey geldi. Hepsini ödedi. Sen göndermişsin öyle dedi." diyor.
Öylece çıkıyorum..
Dilimde "Allah razı olsun."


Sene 1972.
Dün kafamda toparladığım gibi..
Hiç bilmediğim bir yere gitme vaktidir.
Ara sokaklardan geçerken bir köşe görüyorum aniden.
"Kenarda dur ve bekle." diyorum.
"Peki beyim." diyor ve hemen gelip kapımı açıyor Bahri.
Köşeye doğru ilerliyorum,
Tabelada "Bakkal Emmi" yazıyor.
Kapıyı açar açmaz bir çan çalıyor.
Bakkal kalkıyor yerinden.
"Buyrun beyim." diyor.
Gözlerim eğik, lafa giriyorum.
"Veresiye defterinize bakmak istiyorum.
Uzun zamandır katlanmış borçları ödemek istiyorum."
Adam şaşırıyor, bana mı iyilik onlara mı diye düşünür gibi bakmakta..
Uzatıyor öylece.
Bakıyorum çay, şeker, peynir, zeytin.
İnsanların ayları böyle geçmiş..
Cebimden çıkarıp veriyorum paraları.
"Kim olduğum bilinmesin." diyorum.
Sayfalar koparılıyor hemen..
Ve çıkarken duyuyorum dilinde
"Allah razı olsun."

Sene 1972.
Saatler geçti ve ben hala
iki adamın gidişine bakıyor gibiyim..
Birbirinden haberi olmayan iki hayat.
İyilik yaparken ve iyiliği alırken yüzü kızaran iki adam.
"İyi insanlar var.." 
artık daha inançlıyım.

Sene 2014.
Buna benzer gerçek hayattan bir hikayeyi duyduğumu anımsıyorum.
Annelerimiz, dedelerimiz bizi buna benzer anılarla büyüttü..
O yüzden size biraz tanıdık gelebilir.
Ne mutlu bize ki yokluk nedir bilen veya duyan bir milletiz.
Peki ya geleceğimiz?
Üzülerek söylüyorum ki biricik annem bana şunu demişti:
"Eskiden insanlar iyilik yapardı, kimseye söylenmezdi;
sonra bir zaman geldi ve insanlar yaptığı iyiliği söylemeye başladı.
Şimdi ise yapılmayan iyilikler yapılmış gibi anlatılıyor.."

Sene 2021
İyilik yapmak o kadar da güç değil..
Ertelemeyelim ki; aynı isimli yazım gibi "Ertelenmeyen Acı" ya dönüşmesin.
Şu hayatta en azından
iyiliklerimizi veresiye yazdırmayalım.
Gelin iyilikle güzelleşelim.

Sevgi ile..
Cansen Yelesen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder